Depresyon belirtileri nelerdir?
Kendinizi sürekli üzgün hissediyor ve gün içinde ağlama hissi geliyorsa, yaşamınız içinde ve olaylara bakış açınızda kaygı bozukluğu yaşıyor hatta umutsuz, kendinizi beğenmeme, kendinizi sevmeme, olaylara karşı öfke ve sinir halinde olma eğilimi, yemek yemede doyumsuzluk veya iştahsızlık sorunlarınız varsa sizler depresyonda olabilirsiniz.
Depresyon nasıl başlar?
Çağımızın hastalıklarından en önemlisi; Her şeye ulaşım çok kolay ama öz benlik değerlerimizin olmamasından dolayı, içimizde yer alan boşluklar çok fazla. İçimizdeki bu hissi geliştirerek en önemli değer öz benliğimizi de geliştirerek bu ilginç ve açıklanamayan duygu durumundan sıçrayarak çıkabiliriz. K
Kadınların daha çok depresyana girdiği söylense de, erkekler daha az yardım almak ve kendi yaşadıklarını gizlemek istediklerinden dolayı da çok daha fazla depresyonda olduklarını söyleyebiliriz.
Hepimiz insanız, kalıtsal getirmiş bize kodlanan bilgilerle dünyada ayakta kalmaya çalışıyor olabiliriz. Burada sadece sorumlu olan genlerimiz ve atalarımız değil. Bununla birlikte alışkanlıklarımız, bağımlılıklarımız, alkol gibi maddelere eğilimimiz. Gelişi güzel kulaktan dolma bilgilerle kullanmış olduğumuz ilaçlar. Bizi tüm bunlarla birlikte öfke patlamaları, ani sinirlilik halleri hayatta ümitsizliğe sürüklüyor hatta bazen intihara meyil etme düşüncesine kadar götürebiliyor.
Genetik ya da bu yaşamda edinilen yaşam şeklimizle birlikte, seratonin hormonunun yeterli düzeyde de salgılanmaması durumunda da, bizler kendimizi depresyonda hissedebiliriz. Annemiz ya da babamızın olaylarla baş ediş paternleri, bizim de yaşamda olayları çözme şeklimiz olur. Ayrıca onlardan aktarılan genlerle birlikte genetik miras olarak aldığımız depresyon rahatsızlığıyla da bu yaşamda olaylarla baş edemiyoruzdur. İntihar eğilimli bir ebeveyne sahipsek bizim yaşamla olan bağımızda zayıf olmaktadır.
Depresyon neden tehlikeli
Biz olaylarla baş edemeyeceğimizi zannettiğimiz olaylar sonrasında kendi öz benliğimiz ve kimliğimizden vazgeçebilecek duruma gelebiliyoruz. Yetiştiğiniz ortamda sürekli suçlanarak büyüdüğünüzde de yaşam içinde kendinizi öncelikle suçlamaya başlıyorsunuz.
Aile genetiğinde ya da bu yaşamda sizin kaldırabileceğinizden fazla yük altında ezilip, sonra da kendinizi suçluyorsanız zamanla duygu yüklerinizin ağırlığından dolayı sizin depresyon rahatsızlığıyla tanışıyor olmanız çok doğaldır. Size bir sır vermem gerekirse kimseye kendinizi anlatmak kimsenin size biçtiği rolü sahnede oynamak ve yapılan olumsuz eleştirileri üzerinize almak zorunda değilsiniz.
Kimseye de kendinizi anlatmak zorunda da değilsiniz. Etrafınızda birçok insan sizi kullanabilir ya da suçlayabilir. Bu duygu yükleriyle nasıl yaşamda baş edeceğinizi öğrenmek durumundasınız. Siz bu yaşamda bir tanesiniz. Bu yaşamda sürekli haklı olmak durumunda da değilsiniz.
Zamanında depresyon rahatsızlığıyla baş edilemediğinde daha da kemikleşmiş bir hal almaktadır. Öncelikle size tavsiyem ilerleyen rahatsızlıklarda tıbbi bir destek almak ve daha sonrasında mutlaka sizin seratonin hormonunuzu yükseltecek aktivitelerde bulunmak.
Değer duygunuzu geliştirmek ve aynaya bakınca kendinizle gurur duymak için neler mi yapmalıyız? Anda kalmalıyız. Hayata sımsıkı tutunmalıyız. Sabah yola çıktığınızda günaydın dediğiniz, yolda karşılaştığınız insana bile tebessümle bakabiliyorsanız hala nefes alıyor ve diğer insanların kalbine dokunabiliyorsunuz demektir.
Kendi kendine motivasyon
Depresyondan çıkabilmek için önce adım atmak ve yukarıda bahsettim gibi yola çıkmak, çıkarken mis gibi yaşamı koklamak, yaşama dokunmak ve umut etmek gerekiyor. Hayaller kurmak, bazen mucizeler için gökyüzüne bakıp istemek. Her olumsuzu olumluya çevirebilme ve bardağa boş değil dolu tarafından bakabilmek gerekiyor. Öğrenilmiş çaresizliklerimizi bırakıp belki de çevrenizi değiştirmek, tek başınıza sinemaya veya sergi salonuna gitmeyi sevmek, minicik bir fırından güzel bir simit alarak onu koklayabilmek ve belki size keyif veren ne varsa yapmayı denemek.
İnsan nelerden vazgeçmiyor ki. Aslında vazgeçtiklerimizden etrafımız suçlu değil. Biz kurban psikolojisinden çıkar ve kendimize dönersek sıçrama noktasına gelmişiz demektir. Depresyon aslında sıçrama noktası demektir. Bazen ilerlemek için dibi görmek ve oradan yukarıya sıçramak gerekir. Şimdi depresyondayım diyorsanız sevinin derim. Değişin ve dönüşün aynı zamanda adım atın ve zıplayın. Bu oyunu oynamak kolay ve tabii ki iyi insan olarak kendinizi sevmeye başladığınızda evren seni koruyacak senin enerjini alan her olay ortadan yok olacak.
Zaman her şeyin ilacıdır ama en önemli ilaç kendimizdir. Daha önce yapmış olduğunuz mükemmel işlerinizi hatırlayın. Onların içinde olduğunuz yaşadığınız duygunuzu hatırlayın. Kendinizi çok çaresiz hissettiğiniz an da ssize tavsiyem sesiz bir ortama geçmeniz ve orada zihninizi sakinleştirmek için derin ama yavaş nefesler almanız. Yaşamış olduğunuz ve sizin için en güzel bir anı farketmeniz ve tekrar sanki içindeymiş gibi o duyguyu tüm hücrelerinde hissetmeniz. Bu his sizi gerçekten tüm gün boyunca kutsasın. Sadece zaman verin kendinize ve duyguyu hissedin.
Baş edemediğiniz olay ve durumlar için destek alabilir youtube kanalımızda bulunan videolarımızı izleyebilirsiniz.
Sevgiyle kolaylıkla dönüşmeniz dileğiyle….
Ülkemizde ThetaHealing Seminerleri konusunda ilk akla gelen isim olan Reyhan İldaş, düzenli olarak online ve yüz yüze seminerler düzenlemektedir.
Reyhan İldaş ICF Koç ve Eğitmendir. Temel ve Yaşam Koçluğu eğitimleri yanısıra Theta Healing Eğitimlerini de Master düzeyde vermekte olup halen Göktürk Merkezli Olan İstanbul ofisinde Online ve Yüz Yüze eğitimler vermektedir.
24 modül uygulayıcılık ve 17 adet eğitmenlik setifikasına sahip olup tekniğin en üst sertifikasyonu olan Science&Master Eğitmenidir. Aynı zamanda ICF PCC Eğitmen ve Koç olarak da ICF Koçluk eğitimlerini İstanbul Göktürk’te bulunan ofisinde hizmet vermektedir.
Tüm Dünya ile bağlantı halinde olduğumuz bu günlerde danışmanlıklar ve seminerler Zoom Uygulama programı üzerinden olmaktadır.
Sosyal medyada takip etmek için tıklayın.
