Değişim

Varlığımızdan bu yana hep hayaller kurarız veya geleceğimizi tahmin etmeye çalışırız.

Gerçek veya değil gelecekle ilgili bir şeylere inanmak bizi daha umutlu kılar. Gelecekle ilgili düşüncelerin bütünü bizi hayata bağlar. O gözümüzde canlandırdığımız gün gelip de bizi hayal ettiğimiz kadar tatmin etmezse mutsuz olmamız kaçınılmazdır, ama yapımız gereği hemen yeni şeylere bağlanırız.

Bazen de aldığımız kararlara çok güveniriz fakat sonrasında pişman olabiliriz. Mesela bir ilişkimizi bitirdiğimize emin olup “Bu sefer kesin bitti!” deriz fakat bir zaman sonra sevgimiz ağır bastığında kararımızdan geri dönebiliriz.

Peki pişmanlık duyabileceğimizi bile bile neden her şey hakkında bu kadar kesin konuşuyoruz? Bunun iki sebebi olabilir.

Ya değişebileceğimize inanmıyoruz ya da değişmeye cesaretimiz yok.

Hayatımızdaki her şey ve herkes -biz de dahil- değişir. Hayatın akışında olmak demek her zaman aynı kalıp aynı yolda sürüklenmek demek değildir. Hayatın aktığı yollarda keskin virajlar da olacaktır. Önemli olan o virajlarla beraber yönümüzü değiştirebilmemizdir. Yoksa yolumuzu kaybedebiliriz.

Değişim
Değişim

Bu değişim tam olarak akışa gerçek anlamıyla kapılmaktır. Bir insan yüzde yüz değişebilir mi tartışılır fakat kimse doğduğundan bu yana aynı değildir. Alışkanlıklar, davranışlar, duygular değişir yani biz değişiriz. Bu değişim kendi isteğimizle olabilir veya hayat şartları bizi değiştirmeye zorlar.

Buddha: “Değişim, değişmeyen tek şeydir.” diyor. Bu söz aslında hayatın temel felsefesini oluşturuyor. İlk çağlardaki insanlarla şu zamandaki insanları kıyaslayın. Arada dünyalar kadar fark var değil mi? Hiç o kadar uzağa gitmeseniz bile en basitinden geçmiş senelerdeki siz aynı siz misiniz? Elbette hayır.

Davranışlarımız kişiliğimizin aynasıdır. Davranışlarımız duygularımıza göre şekillenir, duygularımız da yaşadıklarımıza göre değişir. Bu da kişiliğimizin her zaman değiştiğinin kanıtıdır. Hayata bakışımızı yaşadığımız olaylar şekillendirir. Başımızdan geçen her şey değişimin başlangıcıdır.

Bazen yeni başlangıçlar için sadece ileriye odaklanıp cesaretimizi toplamamız yeterlidir. Şunu unutmamalıyız ki değişmek demek gelişmek demektir. Her değişim bizden bir şeyleri alabilir veya varlığımıza bir şeyler ekleyebilir. Bu nedenle değişim her zaman kıymetlidir. Çünkü bizi monotonluktan kurtarır. Her değişimin sonucunda kendi benliğimizi oluşturan duvara bir tuğla daha ekleriz.

Gün gelir eklediğimiz bir tuğla duvarımızın dengesini bozup yıkabilir. İşte o zaman duvarı yeniden yapmak da, o girdiğimiz derin çukurdan zıplamak da bizim elimizde. Eski alışkanlıkları terk etmek zor ve zaman alıcı olsa da bundan daha da çok zamanınızı alıp sizi tüketecek şey ise değişime direnmektir.

Bu hayatın akışına tamamen terstir. Bu hem bizi yorar hem de isteklerimizin önünü keser. Hayat akıyorsa değişim her zaman vardır ve bunu biz kendi irademizle engelleyemeyiz. Değişimin peşinden koşabilecek cesareti topladığımızda kendimizi daha çok geliştireceğiz. Bu gelişimi fark ettikçe hayatımızı düzene sokmak ve yaşamak için motivasyonumuz artacak.

Her şeyin stabil olduğu bir dünyada kimse yaşamak istemez. Günler birbirini tekrarlasaydı yaşam denen şeyin herhangi bir amacı kalmazdı. Her zaman aynı programları tekrarlamaktan şikayet ederken değişime nasıl karşı gelebiliriz ki?

Hayatımızın başlangıcından bu yana öz benliğimizi sorgular, hayatın anlamını ararız. Bu arayış içinde kendimizi ve çevremizi devamlı yönlendiririz. Değişmeyi daha iyiye ulaşmak için isteriz. Hayatımızın daha da güzelleşmesi için elimizden gelen her şeyi yaparız. Kötü yönde değişip yolumuzu kaybettiğimizde de aslında hayat bize çok şey öğretecek. Hatalarımızdan her zaman pişmanlık duysak da artık “Ben hatalarımla varım ve onları seviyorum.” demeliyiz.

Hatalarımız bizim en iyi öğretmenimizdir çünkü onlar sayesinde yaşamı deneyimleriz. Başımızdan geçen değişimler ve hayatımızda oluşan farklı durumlar yaşadığımız çevreyi oluşturur. Farkında olmadan hep seçimler yapıyoruz aslında.

Hayatımızın bize zorunlu tuttuğu şeyleri değiştirmeye çalışmak da çok büyük zaman kaybıdır. Mesela ailemizi biz seçmiyoruz ama onlara karşı farklı tutumlar sergileyip bazı konularda fedakarlıklar yaptığımızda veya eskisi kadar problemleri takmamaya başladığımızda da değişebiliriz. O yüzden değişimi imkansız kılmamalıyız.

Yani herkesten önce değişimi kendi içimizde yapmalıyız. Başkalarının sizi değiştirmesini beklemeyin. Kendi yolunuzu kendiniz aydınlatın ve kendinize her zaman olumlu yüklemeler yapın. Olumlu yönde değişebilmek kendimize verebileceğimiz en güzel hediyedir. Bunun için çok büyük özveri gerekir ama zaman elimizdeki en büyük güçtür.

Sınırları kaldırın. Sınırlar sizin gelişiminizi her zaman engeller. Değişime açık olun, başınıza geleceklerden korkmayın! Değişmek güzeldir. Tekrar tekrar söylediğim gibi değişim her zaman çok değerlidir. Bu sebeple hayatın size verdiği imkanlardan ve sunduğu yollarda yaptığınız seçimlerden her zaman faydalanın.

Çünkü siz yaptığınız seçimlerin sonucunda gerçekleşen değişimlerinizle var olacaksınız. Her zaman akışta kalmanız dileğiyle…

Reyhan İldaş

Reyhan İldaş Türkiye’nin ilk Theta Healing eğitmenlerindendir.  ThetaHealing enstitüsüne ait olan tüm sertifikalarda uygulayıcılıkları bulunmakta ve Türkiye’de tüm eğitimleri vermektedir. Binlerce öğrenci yanı sıra Master seviyesinde eğitmenler  yetiştirmiştir.

Halen İstanbul Göktürk’te bulunan ofisinde yüz yüze eğitimler ile birlikte tüm Dünya’da davet edilerek eğitimler vermektedir .


Bir Yorum Yaz

error: Korumalı İçerik